Аңсау
Нұрғиса Тілендиев

Sanatıyla farklı olan Klara 1

    Körüklü çalgı el armonikasıyla 2 şarkılar söyleyen Klara, geleneksel müzik temsilcilerinin arasında ayrıcalıklı yere sahiptir. Birçok sanat yarışmalarında dereceye girip ödüller kazanan ve Kazakistan’ın emektar sanat ustası ünvanına sahip olan Klara Tölenbayeva, bugünlerde Kazakistan Devleti cumhurbaşkanlığı orkestrasının rehber şarkıcısıdır. Son zamanları popüler müzikle de ilgilenmeye başlayan profesyonel sanatçı: «Sanat, gelişip yükselmeyi, zaman taleplerine uygun olarak bilinçli biçimde değişmeyi gerektiriyor» der.

Geleneksel icracılığın profesyonel temsilcisi Klara Müftikızı, 1993 yılında Aksuat orta okulunu başarılı bir şekilde altın madalyayla tamamlar. İkinci sınıftan itibaren sahnede şarkılar söylemeye başlayan öğrenci kız, gelecekte milletimizin birçok yetenekli sanatkarlarıyla karşılaşacağını, onlardan destek alıp, talim terbiye göreceğini aklının ucundan bile geçirmemişti o günlerde. O, ilk başlarda Semey şehrindeki M.O.Ayezov adındaki Pedogoji kolejini başarıyla tamamlar. Bu yıllarda şair, filozof Şakarim Kudayberdioğlu (1858-1931) şarkılarının uzmanı K. Ölmesekov’tan Abay Kunanbayev ile Şakarim şarkılarını ve başka da eserleri öğrenip, vilayet yarışmasında birinci olur. Bunun yanı sıra şehirde meşhur şarkıcı Medeniyet Eşekeev’ten ders alma fırsatını da yakalar. Dombıra ve bayan adlı müzik aletiyle şarkılar söyleyen Klara’yı dinleyen M. Eşekeev, ona iyi dileklerde bulunarak, «Konservatuara git, kenarda köşede kalmadan yeteneğini geliştir» diye yön göstererek tavsiyelerde bulunur.

Genç şarkıcı 1996 yılı koleji tamamlarken ilk konserini sunma imkanına sahip olur. Klara bu dönemlerde epey sağlam repertuara da sahip olmuştu. Bu konserinde «Arman – ay» (Hayaller), «Darhan – ay» (Cömertlik), «Ay Karangı, keş jarık» (Ay Karanlık, Akşamlar Aydınlık), «Аykaragöz» gibi halk şarkılarını, Abay’ın «Ölsem Ornım Kara Jer» (Ölürsem Mekanım Kara Topraktır), «Кözümnin Karası» (Gözümün Nuru) adlı eserleri, Birjan’ın «Jalgız Arşa» (Yalnız Çam), «Аybozum», Akan Seri’nin «Маyda Konır» adlı eserlerini dombıra, bayan ve halk müziği aletleri orkestrasının eşliğinde icra etmiştir.

Hayallerinin peşinde ilerleyen Klara’ya, 1996 – 2001 yıllar aralığında Kurmangazı adındaki Kazak Millî konservatuarında Kazakistan Devletinin emektar  sanatçısı, Devlet ödülünün sahibi Bekbolat Tileyhan’ın sınıfında okumak nasip olur. Burada ortaya koyduğu yeteneğini daha da geliştirerek büyük sanat yoluna adım atar. O, konservatuara başladığı yılı kırkı aşkın aday halk şarkıları bölümüne şanslarını denemek üzere başvurmuş bulunmaktaydı. Gelecekteki hocasının: «İçinizde körüklü çalgı el armonikası ile, kopuzla şarkı söyleyenleriniz var mı?» diye, bu müzik aletlerine önem vermesi, bayan eşliğinde şarkı söyleyen Klara’yı diğer gençlerden ayrıcalıklı duruma getirmişti. Böylece birinci sınıfı kazanma şansı olmasına rağmen, teorik dersler konusundaki sıkı talepler sebebiyle o, hazırlık sınıfına kabul edilir. Burada sözü edilmesi gereken önemli bir unsur ise aynı okul yılında bugünlerde dinleyicilerin çok sevdiği sanatçılar sırasına giren Karakat Abdildina, Abzal Kuanışoğlu, Sayan Muhamediyarov, Gulmira Temirbekova, Akmaral Abitayeva gibi icracılarla birlikte Klara’nın gerek sanat gerekse özel hayatında hayat yoldaşı olan Medet Salıkov da birinci sınıfa başladıklarıdır.

B.Tileyhan’ın sınıfında dombıra ile el armonikasını bir arada kullanabilen genç yeteneğin böyle bir müzik aletiyle şarkı söylemesi hem hocalar hem de öğrenciler tarafından ilgiyle karşılanır. Konservatuarda el armonikasını çalmayı daha ayrıntılı biçimde öğrenen Klara, bu konuda hiçbir sıkıntı çekmez. Sebebi daha önceleri, ilçedeki çocuk müzik okulunda (körüklü çalgı el armonikasına benzer)  bayan adlı enstrümanda oynamayı öğrenmişti. Klara konservatuarda ilk defa el armonikası eşliğinde şarkılar söyleyen geleneksel yorumcu olarak eğitim görmüştür. «İlk başlarda bayan adlı enstrümanda oynuyordum, 1997 yılında hocam B. Tileuhan bayan adlı enstrümanın sesi kulağa hoş gelmiyormuş diye, bana on iki dilli körüklü çalgı olan el armonikasını getirir. Birçok arayışlar sonucunda el armonikasında oynamayı yavaş yavaş öğrenmeye başlamıştım. El armonikasının en önemli özelliği – sese ara vermeden, kendi sesini çaldığın aletin sesine doğru yönlendirebilmekmiş. Kendi sesin ile el armonikasının sesi uyum içinde buluştuklarında ortaya harika bir ezgi çıkıyor. Bu müzik aletiyle şarkı söylerken sesinin açık ve net olarak ortaya çıkması önemlidir. Öğrencilik yıllarımda benim profesyonel açıdan yetişip yükselmeme hocamın özel müzesindeki el armonikasıyla yorumlanmış olan birçok Karakalpak ve Türk soylu halklardan çıkan yorumcuların eserlerini audio (ses), video kasetlerden dinletmesinin çok büyük  yardımı olmuştur. Ben Nartay’ın miras kalan ezgileri şarkı gibi yapıp sunduğumda hocam Bekbolat: «Nartay, ayrıcalıklı bir yere sahip olan şahsiyettir, onun müzik mirasını şarkı ile halk şarkısı ortasında değişik biçimde sunmak lazımdır» diye uyarırdı. Sadayı çalgıya yönlendirdiğinde sesi damağa ulaştırıp, burun ile damağın ortasındaki kısma yerleştir» derdi.

Konservatuarda hocası B. Tileyhan’ın dombıra ile  öğrettiği şarkıları Klara daima on iki dilli el armonikasına uygun hale getirirdi. Öğrencisini defalarca dinleyerek düzelten hocası, ses tekniğinin yanı sıra özellikle eşlik eden enstrümanın aralık uyumuna çok önem verirdi. Yani, alışılagelmiş üçüncü ve altıncı aralıklar milli ezgilerin rengine has olmadığı için Kazak halkının dombıra ile çalınan ezgilerindeki dördüncü, beşinci aralıkları sık sık kulanması gerektiğini tavsiye ederdi.

Müzik tarihimize göz gezdirdiğimizde halkın içinden çıkmış yetekli insanların içinde akın (şair) Tayjan, Nartay Bekejanov ve Mayra Velikızı el armonikası eşliğinde şarkılar söylemişlerdir. Onların mirasları birbirlerine benzemeyen yorumculuk yetenekleridir. Bunu birkaç kelimeyle şarkıcı: «Benim repertuarımda Nartay eserleri, Mayra’nın «Майра», «Bahçe», «Tolkıma (Heyecan)» gibi önemli şarkıları vardır. Profesyonel yorumcu olarak konuşacak olursam, Mayra şarkıları ne kadar yüksek, üst tonda olursa olsun, kolay yorumlanır ve Arka bölgesinin kızı olduğundan olmalıdır ki yüreğime yakın bulurum. Nartay şarkıları yüksek gibi duyulmasına rağmen, yorumlama aralığı iki aralıktadır, seslendirme tekniği zor ve geleneksel tarzda yorumlanması çok zordur. İki şahsiyetin mirası iki ayrı dünya gibidir» diye dile getiriyor.

Oysa sahnede bu halk yeteneklerinin eserlerini aynı anda icra etme sırasında hissedilen yorumlama zorluklarını sadece profesyonel yorumcular ayrıntılı olarak anlayabilirler dersek yanılmış olmayız. Çünkü onları icra etmek başka, yürekten yorumlamak bir başka şeydir. Konsere davet edenler her zaman bu özellikleri dikkate almayabiliyor. Belki bu, el armonikasıyla yorumlayanların az olması nedeniyle de olabilir. Bu yüzden davet edildiğimiz yerlerde bu iki halk bestecisinin şarkılarını bir arada yorumlamak biraz zor oluyor. Bunun gibi taleplerle çok sık karşılaştığımızdan, Klara ses tellerini epey yıldır terbiye edip, alıştırmıştır. «İki farklı tarzın ezgisini bu çalgıyla desteklediğinde senin hissettiklerini dinleyiciler fark etmiyorlar. Mayra’nın şarkısından sonra ses tellerini aniden Nartay şarkılarına uydurmak kolay olmuyor. Mayra’nın üst sesli şarkılarından sonra biraz yavaşlayarak arasında uzunca, düşünceli, ağır şekilli, ses tellerini az da olsa dinlendiren Abay şarkılarını yorumladıktan sonra Nartay şarkılarına geçiyorum» diyor Klara.

Klara’nın yetenekli halk şairi, yorumcu Nartay Bekejanov’un el armonikasına mirasçı olması da tesadüf değil gibi. Bu müzik aleti müzede saklı kalmayarak, yorumcuyla birlikte nice uzak yabancı memleketlere yolculuk yapmıştır... Adı geçen çalgıyı Nartay’ın şakirdi sayılan K.Bekseyitov adlı müzisyen ağabeyi kendi elleriyle Klara’ya teslim etmiş.

Almatı’da yapılan geleneksel müzik festivaline (1999) Kızılorda’dan özellikle katılan Kurmanbek Bekseyitov, o dönemde Nartay mirasını nasihat eden şakirtlerinden biri idi. Onunla karşılaşma anını yorumcu: «Kurmanbek ağabeyin sesi, içli şekilde 12 dilli el armonikasıyla desteklemesi, sahnedeki duruşu halen göz önümdedir. Konserden sonra «Kazakistan» otelinde kalan müzisyeni bulup tanıştım. Sobet sırasında daha önceleri hiç duymadığım Sır boyu şarkılarının, Nartay şarkılarının ilk şekillerini kayda aldım. Ağabey ısrar edince bayanımla bir iki şarkı da söyledim. O da memnuniyetini dile getirdi. Eline eskilerden yadigar olan müzik aletini alınca bir an düşüncelere daldı. Ondan sonra: «Bu Nartay’ın el armonikası, uğurlu el armonikasıdır ve bana miras kalmıştır. Bugünden itibaren senin olsun. Sanat yolun açık olsun» dedi. Bu, basbayağı Nartay’ın el armonikası! Çok şaşırdığımdan ne diyeceğimi bilememiştim. O anda Kurmanbek ağabey el armonikası eşliğinde şarkılar söyleyip, Nartay’ın ezgilerini bir güzel döktürmüştü. Bu, hayatımdaki en mutlu günlerden biri olmuştu. Onu sanat öğretmenlerimden biri olarak görüyorum».

Bugünlerde profesyonelliğinin zirvesine çıkarken zamanın sahne talebine layık olan Klara’nın elindeki değişik sese sahip kırmızı renkteki bayan adlı müzik aleti, Kazak halkının geleneksel nakışlarını taşımasıyla dikkat çekiyor. Bu müzik aleti, Rusya’nın Voronej şehrinde yurdumuzun özel siparişi üzerine yapılmış olan bayan adlı müzik aletidir. En ilginç yanı da, bu müzik aletinin şeklidir. Dış şekli bayan adlı müzik aletine benzemesine rağmen, sesi el armonikasının sesidir.

«2003 yılında bir konsere sahneye bu Nartay’ın çalgısıyla şıktığımda ulusal sanat severlerden biri olan İmangali Tasmagambetov ağabeyimiz: «Klara, müzik aletin neden çok eskidir?» diye sorar. Ben şaşırarak: «Sesi güzeldir» dedim. Aradan çok zaman geçmeden ağabeyimiz bir ustaya müzik aletini yapması için özel bir sipariş vermişti. Ustaya internet aracılığıyla el armonikasının tınısını (ses tonunu) gönderdik. Müzik aleti elime geçtiğinde ses tonu istediğim gibi olmuştu. Bu zamana kadar konserlere iki müzik aletini bir arada taşıyordum. Bir şarkımı bayan adlı müzik aletiyle, diğerini el armonikasıyla destekleyeceğim içindi bütün bunlar. Şimdilerde ise iki tınıyı bir arada taşıyan müzik aletine sahip olmuştum ve taşımam da kolaylaşmıştı» diyor müzisyen. Devamında «On iki dilli el armonikasında yarım ses tiz, yani ince çalan tuşlar (diyez, bemol) yoktur. Yani, herhangi bir şarkıyıa eşlik etmeye el armonikası uymayabiliyor. Oysa bayan adlı müzik aletinin böyle bir ses imkanı (düğmeleri) olsa da tınısı geleneksel şarkı yorumcusunun ses  tonuna uymuyor. Yeni yapılmış olan müzik aletimin ses özelliği sadece iki oktavdan oluşmaktadır. Bunun gibi müzik aletine sahip olmama sebep olan sanat sever ağabeylerimiz sağ olsunlar» diye minnettarlık duygularını dile getiriyor.

İlk başladığından bu yana geleneksel müzik ustası olarak tanınmış olan sanatçının repertuarı son yılları popüler olarak düzenlenmiş şarkılarla zenginleşmiştir. Dinleyiciler bugüne dek onun Arka, Sır bölgesi, Yedisu, Batı bölgelerinin eserlerini geleneksel tarzda yorumladığını duymuşlardı. Sanatçı şimdi de günümüzdeki bestecilerin eserlerini  yorumlayarak başarıdan başarıya koşmaktadır. Özellikle ulusal kanalda düzenlenen «Кeş Jarık» (İyi Akşamlar) programından «Geleneksel şarkıların usta yorumcusu» olarak atandığını unutmuş değiliz. Onun repertuarında E. Hasangaliyev’in «Gül sezim» şarkısı, eşi Medet’in «En – Dauren» (Şarkı Zamanı) ve «Ak Oramal» (Beyaz Eşarp), «Cibek Sezim» (İpek duygular), «Kulimdesen Bolmay ma» (Gülümsesen Olmaz mı) gibi şarkıları vardır. Çağdaş eserleri seçerken o, öncelikle profesiyonel bilimine güvenir. Daha sonra aile içindeki «sanat yönetmenine» sunarak, hayat arkadaşı, «Аlaman» müzik grubunun yönetmeni, birçok şarkıların bestecisi Medet’in fikrini dinler. Medet de profesyonel müzisyendir, ikisi konservatuarda bir sınıfta ve bir hocadan ders almışlardır.

Sanat hayatının yanı sıra hocalık da yapan Klara Muftikızı, on bir sene evvel Astana’daki Sanat üniversitesinin «Halk Şarkıları» bölümünde el armonikası sınıfını açar. Emeklerinin neticesi olarak o, şakirtlerinin çeşitli yarışmalarda ödüllere sahip olmalarını, Astana filarmonisinde şarkıcı olmasını, genel olarak her yönden ulusal kültürün yükselmesine hizmet etmelerini görmektedir. En önemlisi, yurt içindeki ve uluslararası olarak düzenlenmekte olan çeşitli yarışma taleplerinin içine dombıra, kopuzla birlikte el armonikasıyla da şarkı söyleme dalı eklenmiştir. Bu yönde Klara’nın büyük katkıları vardır.

Öğrencilik yıllarını yad edip, bugünle karşılaştırdığında, günümüzde yetişmekte olan gençlerin bütün gücüyle arayışa girmemeleri, hazır malzemeleri düşünmeden tekrar etmeye çalışmaları bir hoca olarak onu üzmektedir. «Biz eğitim gördüğümüz dönemlerde Kazbek adlı delikanlı kopuzla şarkılar söylerdi, Erlan Şükümanov Arka bölgesinin ayrıcalıklı tarzı olan yorumcusuydu, Semey şehrinden gelen Berik Omarov’un tırıs gidiyormuş gibi yaptığı yorumlar bambaşka idi. Nurjan Janpeyisov okula Daneş Rakışev’in emaneti gibi gelmişti. Kosımjan Babakov’un stilini taklit eden şarkıcılar da vardı. Yani, bizler birbirlerini tekrarlamayan öğrenciler idik. Bu çok çeşitlilik sanata olan merakımızı daha da kamçılıyordu. Oysa şimdiki öğrenciler değişmeyen belli bir kalıba sokulmuş gibi hareket ediyorlar. Mesela, kızlarımızın ses tınılarının benzerliği, repertuarları, dombırayı çalış şekilleri, kostümleri v.d. özelliklerinin hepsi birbirinin kopyası gibi gözükmektedir». Gerçekten de bu olay, her yorumcunun beğenisini ve zevkini ortaya koymasını gerektiren bir durumdur.

Yeteneğiyle nicelerini şaşırtmakta olan Klara Tölenbayeva, dinleyiciye sunduğu her şarkıyı profesyonel uzmanlarla danışarak repertuarına dahil etmektedir. O, hiçbir zaman «ben bilirim» diye, şarkıların kaderine gelişigüzel bakmış biri değildir. Şakirtlerine eserleri orijinal şeklinden öğretir, devamını getirmeyi onların şevkine, arayışlarına bırakır.

Klara gibi el armonikalı sanatçının yorumundaki eserler, sıradan yorumcuların ses tonuna uymayabiliyor. O, kendi tınısına, doğal karakterine, şarkının çıktığı topraklara uygun arayışlar yaptıktan sonra yorumlamaya başlar. «Şarkıyı yorumlamak için yapılan yeni arayışlar, bazı kısımların biraz uzatılması şarkının kalıbını hiçbir zaman bozmaz, aksine daha da güzelleştirir. Elbette, bu yönde profesyonel uzmanların fikirlerini hep dikkate alırım. Şarkı, belli bir kalıba sokulmuş bir şey değildir, onu yürekten yorumlamak lazımdır. Buradan şarkının aslını değiştirmek gibi bir düşünce doğmaz diye düşünüyorum. Günümüzde 70-80 yıllarındaki yorumculukla dinleyicilerin dikkatini çekemezsin. Sanat gelişmelidir, bilinçli bir şekilde değişebilmelidir de. O her dönemin yetenekli müzisyenlerinin sayesinde gelişip, yükselecektir» diyor Klara.

 

Bakıt Turmagambetova
Sanat ilimleri uzmanı, müzikolog
(Türkiye Türkçesine aktaran Gulzada Temenova)

1.Adı geçen makale «Egemen Kazakistan» gezetesinde (№ 231-235, 21.05.2012. – 7-s.) yayımlanmıştır.

2.Körüklü çalgı el armonikası, kenarlarındaki tuşlara ve düğmelere basarak, metal kıvrımları titreme yoluyla çalışnan, körükleri olan, elde taşınır bir müzik aletidir ve Ruslarda «garmonikа» olarak adlandırılan bu müzik aleti Kazak müzik kültürüne Ruslardan gelmiştir.