Қоңыр қаз
Әшімтай

         Yapımcı Kıdırali, Kazakistanlılara öncelikle yorumcu olarak, daha sonra gösteri dünyasındaki yeniliklerle önceleri aklımıza hiç gelmeyen yeni projelerin sahibi olarak çok tanıdıktır. O, bütün gücünü millî değerlerimiz ile manevi zenginliklerimizi yaşatmak için sarfeden çok çalışkan müzisyendir.
Bundan on sene kadar evvel Kıdırali’nin kurduğu ULUTAU grubunun Hollywood’da düzenlenen Uluslararası İcra Sanatları yarışmasında altın madalya kazanması, Kazak halkı için büyük gurur kaynağı olmuştur (2001). Bu rock grup müzik kültürümüzde kendine has özellikler taşıyan, güçlü, daha önceleri görülmemiş bir eğilim oluşturmuştur. ‘‘Asıl Kazak Kazak değil, asıl Kazak, dombıradır’’ dedikleri gibi, dombırayı rock tarzının içinde göstererek yeni seviyede dünyaya tanıtmıştır. Bu arada Batı Avrupa klasikleri J.S.Bach’ın, W.A.Mozart’ın, A.Vivaldi’nin, N.Paganini’nin ünlü eserlerinin yanı sıra profesyonel şekilde düzenlenen, toptaki kemancı, gitarcı, dombıracı güçlü müzisyenlerin yorumladıkları Kurmangazı’nın ‘‘Aday’’, ‘‘Sarı Arka’’, Mahambet’in ‘‘Cumur Kılıç’’, Kazangap’ın ‘‘Kokil’’, N.Tilendiyev’in ‘‘Ata Tolgavı’’ adlı ezgilerini yorumladıklarını söyleyebiliriz.


Bu eğilimin devamlılığı ile onu ileriye götürecek tutumun umut verici olduğunu,  gruba özenerek kurulan yerli enstrümantal vokal grupların çalışmalarından görebiliriz.
Bugünlerde birçok insan gösteri dünyasının kopyalamaya dayalı olduğunu düşünmektedir. Yani ‘‘gösteri dünyası ve eğlence ön planda olunca yaratıcılıkve özgünlük ortaya çıkmıyor’’ denmektedir. K. Bolmanov’un yerli gösteri dünyasındaki kendi yeri ve bu alana verdiği büyük emekleri böyle söylentileri çürütüyor diyebiliriz. Çünkü, onun sahne projeleri birer tekrar ya da kopya değil, kendi düşüncelerinin neticesinde ortaya çıkardığı yeni projelerdir.
ULUTAU enstrümental grubu hakkında, daha önceleri görülmemiş, yani benzeri olmayan özgün bir çalışmadır denebilir. Bu topluluk sahneye ilk çıktığından bu yana seçkin dinleyicilerin de, takipçi gençlerin de dikkatini kendine çekebilmiştir. Bunu özellikle son yıllarda kurulan düet, trio, kuartet ve küçük toplulukların bünyesinde zorunlu olarak yer alan millî müzik aletlerinden görebilmek mümkündür. Peşinden gelenlere yön göstererip, Kazak sahne hayatına yeni bir gidişat kazandıran bu grup, dünya klasiklerinin yanı sıra Kazak millî ezgilerini rock türü ile sentezlemiştir. Düşüncelerin ve bilginin sınırsız paylaşıldığı bir dünyada yaşamaktayız ve günümüzde memleketimizin müzik sahasına rahatlıkla karışmış olan ‘‘üçüncü kültür’’ tesiri oldukça büyüktür. Bunun gibi ses ve müzik yoğunluğuna dayanabilmek için yerli müzik sektörünün onlardan daha güçlü durumda olması ve daha verimli çalışmalar yapması şarttır. Bu sebeple batı tarzı melodilere kulakları alışmış olan gençlere kendi öz mirasımızı Kıdırali’nin kurduğu biçimde sunmak daha uygun olacak gibidir. Elbette bu, ‘‘konır’’ diye adlandırılan öz kadife tınımızdan uzaklaşmak değildir. Bu, Kazak halkının tempolu çalınabilen dombıra ezgilerinin sahneye sentezlenmek için can atan vurgulu ritimini tecrübe etmektir. Bu zamanın talebidir.

– Kıdırali, size kendi alanınızdaki ilk profesiyonel yapımcı diye değer veriyoruz. İlk ABK triosu, dombıra eşliğinde terennüm edilen nazım türünün sahneye kazandırılması için attığınız adımınız, yerli ilk video klip, eşiniz Karakat’ın stüdyo okulu, aile düeti, ULUTAU, ‘‘Bal-Bala’’ kukla yapımı gibi birçok projeleriniz vardır. Yapımcı olmak için öncelikle ne lazımdır?

Öncelikle kendi işine büyük bir istekle bakmak gerekir. Yeniliklere açık olmak ve bunları ortaya koymak için bir duygu, kolay kolay vazgeçmeyecek ruh ve karakter lazımdır. Genel olarak benim düşündüğüm ve ortaya koyduğum bir bütün olan mekanizma, bizim medeniyetimizin gelişmesine hizmet etmektedir. Benim gösteri dünyasında başka, daha basit yollarla para kazanma imkanlarım vardır. Fakat benim amacım sadece para kazanmak değildir. Mesela Karakat, sadece sahne hayatıyla sınırlı kalmayarak repertuvarını dombıra, cetigen ile tamamlayarak, arayışlarda bulunuyor. O, kimseyle kıyaslanmayacak ve sanat piyasasında kendi yeri, tarzı olan sanatçıdır. Onun her adımından yapımcılık tarafını farketmek mümkündür. Karakat güzel, akıllı, profesiyonel eğitimli ve çabuk karar verebilen bir insandır. Bu alanda sadece bilgili olmak yetmiyor. Birçok şeyden haberdar olmak ve hassas olmak gerekiyor.
Cezkazgan şehrinde ressamlık okudum. Daha sonra ‘‘Ciger’’ festivaline (1988) gelip katıldım. Oradan beni T. Curgenov adındaki üniversitenin üçüncü sınıfına kabul ettiler. Ressam olarak benim zevkim ve sağduyum arttıysa, teatro enstitüsünde müzik eğitimi aldım. Bunların hepsi sanat hayatımda işe yaramıştır.

– Günümüzde sizin ilginizi neler çekiyor?

Benim için çok şey ilginç geliyor. Öncelikle pazarlama, daha sonra ticaret
ilgimi çekiyor. Ardından, ulusal fikirleri ticarette bilinçli bir şekilde kullanmak. Ticaretsiz hiçbir fikir gelişemez. Eğer ULUTAU müziğini pazarlayamasaydık o, on beş sene sahne hayatını sürdüremezdi. ULUTAU grubunun bugüne kadarki kazancına bakacak olursak, sadece maaş için bölünen para epey büyüktür. Onların her işine, teknik donanım, ekipman, kamera, video klipler, promosyon, kostümleri ile yurt dışındaki gösterilerine gerekli parayı müziklerini pazarlayarak kazanıyor, düşen geliri tekrar yatırıma dönüştürüyordum. Borç alıp, tekrar yatırım yaptığımız zamanlar da oldu. Sonuç olarak hakkıyla ve temiz bir biçimde çalışmaktayız.

Kıdırali Nurtayoğlu, Kazak sahne hayatını millî ve manevi değerlerimize?

doğru yönlendirmek için büyük katkıda bulundunuz. Gençlere en iyi terbiye verme yolu, örnek olmak, örnek alınacak olabilmektir. Sanat hayatınızda birçok ilklerin başında bulunuyorsunuz ve yapıp, yönlendirmektesiniz. İmkanlarınız olsaydı Kazak sahnesi için başka neler yapmak isterdiniz?

Gelecek nesiller için kaliteli, çağdaş, millî geleneklerimizden uzaklaşmamış eserler ortaya koyabilirsen, onlar kendiliğinden bu yolu tercih edeceklerdir. O zaman denetlemek de, öyle yapma böyle yap gibi sözler sarfetmeye de gerek kalmaz. Fakat yine de elimde imkanlar olsaydı, öncelikle çok büyük tesir eden televizyon kanalları olduğu için birkaç televizyon kanalının biçimini değiştirirdim. Millî düşünceye hizmet edecek çalışmaları bir araya getirerek, kanalı 180 dereceye çevirirdim.

İngiltere Kraliçesinin ‘‘Kraliçe Victoria’’ adındaki altın madalyasını

kazandınız. Yapılan sosyal hizmetler ile iş alanındaki değerli gayret ve çalışmalar için verilen Uluslararası ödüle ULUTAU projeniz için sahip oldunu değil mi?

Ödül ‘‘Yılın başarılı mucidi’’ anlamında sunulmuştur. Ben bu memleketin çocuğuyum ve yaptığım işlerle halkıma faydalı olabiliyor isem elbette sevinirim.
Bugünlerde bizim kültürel boşluğumuza batı cereyanları hakim olmak istiyor. Bunun gibi küreselleşme seline yeni eğilimimizle elimizden geldiğince engel olabildiysek, millî değerleri benimseyip, ‘‘yabancı’’ akımlara karşı direncimizi kuvvetlendirmeye katkıda bulunabildiysem, mutluyumdur. Allah’a şükürler olsun, bunun gibi gruplar şimdilerde çoğaldı. Birilerinde kopuz, ikincisinde saz sırnay ile şankopuz, üçüncüsünde cetigen gibi, işte çalışmalarında bunun gibi millî müzik aletleri yer almaktadır.

İngiltere’de aldığınız ödül hakkında tekrar konuşacak olursak, bildiğimiz

kadarıyla bu toplantıda dünyanın her tarafından toplanan bilim adamları arasında medeniyet sahasından bir tek siz katılmışsınız?

Bu ödül törenini düzenleyenlere iki sorum vardı diye, onlarla buluşmak istedim. İlki, beni nasıl buldunuz, ikincisi de niçin alıyorum, hangi ölçütlere göre sunuyorsunuz? ULUTAU projesini bulup, karşılaştırıp, seçip sunan Avrupa Ticaret Meclisi (ATM) imiş. O, iş zekası interaktif platformudur. Hangi milletten olursa olsun, şahısların genel olarak insanlığa faydasını belirliyor. ‘‘Etnik müziği yeniden düzenleyip, dünya çapındaki gösteri dünyası teknolojisine dahil ettiğiniz için verilecektir. Siz sadece biçim değil, bütün bir teknoloji istediniz ve onuAvrasya’ya ulaştırıp tanıttınız ve yaygınlaştırdınız’’ dediler. Ben topluluğu nasıl adlandırsam diye düşünüyordum, ‘‘biçim’’ adlandırması tam da uygun düşmüştü. Evet, kötü bir taklit olamaktansa kötü olsa da orijinal şekil daha mı iyidir diyorum. Böyle yapmasaydık bizim batı taklitçilerimizin sayısı çok fazla olurdu.

On iki müzisyeni olan grubu finanse etmek kolay olmuyordur değil mi?

Diğer devletler memleketini tanıtıp, şöhret kazandıran gruplara destek olup,
daha da yüceltmektedirler. Büyük çaptaki yarışmalara bütün imkanlarını seferber ederek gururla kendi gruplarının katılmasını sağlarken, elimizdeki değerlere neden destek çıkmıyorlardır diye bir an düşünmeden edemiyorsun.
Bu arada uzun bir süredir sessizce dinlemekte olan eşi Karakat da sohbetimize karıştı: ‘‘Bugünlerde herkes kendince bir şeyler yapma çabası içindedir. Erovizyon diyorlar, Grammy müzik ve sahne sanatları ödülü... Bunlar bu kadar ulaşılmaz değerler mi? Öyle ödüller almaya ULUTAU’ın imkanları yeterlidir. Buna memleket tarafından destek olmalıdır. Rock grup ile yaptığım seferlerde bir kısmını kendi gözlerimle gördüm. Yurt dışındaki yabancılar Kazak müziğini dinlediklerinde on beş dakika ayakta alkışlıyorlar. Bu büyük Kazak memleketinden çıkan grubun en önemli problemi, hükümetin desteğine ihtiyacının olmasıdır’’.
Evet, yetenekli yapımcı ULUTAU grubunun Amerikan Ses Kayıt Akademisinin Grammy müzik ve sahne sanatları ödülünü kazanabileceğine inanmaktadır. Otuz müzik türünü kapsayan yüzü aşkın dalda  gerçekleşen seçmelerde ‘‘Müziğe üstün katkıları için’’ verilen (Grammy Yaşam Boyu Başarı Ödülü) özel ödül vardır. Belki, destekleyici bulurlarsa o günler de uzakta değildir.
Bizler, ‘‘Kazak halkının bağışıklığı olan dombırayı’’ dünyaya tanıtıp, yaygınlaştırmaya çalışan ULUTAU rock grubuna sadece bol şans diliyor ve yolunuz açık olsun diyoruz!   

1.Bakıt Turmagambetova Sanat ilimleri uzmanı, müzikolog (Türkiye Türkçesine aktaran Gulzada Temenova)