Kazak müziğinin «Altın Asrı» olarak bilinen XIX. yüzyılda profesyonel sözlü kültürümüzde halk sanatından beslenen geleneksel yorumculuk sanatı, doruk noktasına ulaşmıştır.
Milli şarkıcılık geleneğini yaşam yolu olarak seçen şahsiyetler, halk arasında «sal», «seri», «kaykı» (şair, şarkıcı, müzisyen, besteci olarak bilinen halk sanatçılarına verilen isimlerdir) olarak adlandırılıp, dombıra eşliğinde yorumladıkları şarkıları bütün Kazak bozkırında meşhur olup, nesilden nesile sözlü olarak ulaşmıştır. Adı geçen halk sanatçıları için sanat, zaman öldürmek veya sadece basit bir uğraş değil, hayatlarının anlamı, yaşamlarının temeli olmuştur. Bu sebeple de onların eserleri estetiğin yanı sıra sosyo-kültürel ve toplumsal açıdan da çok büyük anlam taşımaktaydı.
Halk şarkıcıları kendi şarkılarının ses uyumu ve şiirsel bütünlüğüne, anlamlılığına, yorumlama ustalığına ve bu özellikleriyle dinleyicilerinin gönüllerini fethetmeye çok dikkat etmişlerdir. Bunun yanı sıra son derece sanatsal, estetik keyif veren eserlerini karma yapısı ile ritim, tonlama açılarından da sürekli olarak geliştirmişlerdir. Zaman geçtikçe onların profesyonel yaratıcılıkları kişiselleşerek bilinçli bir şekilde sanatsal kişilikleri oluşmuştır.
Bu dönemlerde milli şarkıcılık kültürümüzde Arka, Yedisu, Doğu Türkistan, Sır bölgesi, Batı bölgelerinin yorumculuk okulları, kendilerine has bir müzik tarzını ve yorumlama özelliklerini ortaya koyarak gelişmeye başlamıştır. Yurdumuzun Orta ve Kuzey kesimini birleştiren Arka yorumculuk geleneğine mahalli lirik şiir enstitüsünün, Batı kesimi okuluna ise bölgenin eskiden beri sürdürülmekte olan halk şiir sanatının büyük bir etkisi olmuştur.
Batı bölgesi denince aklımıza ilk olarak küy atası (ezgi ustası) Kurmangazı, Devletgerey, Dina, Abıl, Boğda, Memen gibi meşhur ezgi ustaları gelir. Bu bölgede «tökpe» (bir tür ezgi çeşidi) tarzındaki ezgi sanatı günümüze kadar babadan oğula kesintisiz olarak yaşatılmıştır. Bölgede aynı zamanda cır (şiir) sanatı da gelişmiştir. Birçok kahramanlık destanları, halkımızın çok değerli şiir mirası buralarda olgunlaşmış ve sözlü edebiyatın en büyük temsilcileri bu bölgelerde yaşamıştır.
Bunun gibi eski zamanlardan beri oluşan şairlerle ozanların ve bütün Kazak halkına ünlü ezgi ustalarının yaşadığı ortamda yetenekli bir sanatçı, ozan, bestekâr Muhit/Mukambetkerey/Meralıoğlu (1841-1918) profesyonel halk şarkıcılık geleneğinin temelini oluşturmuştur. Muhit sanatçılığına bu türlerin de etkisi olmuştur. Yenilikçi bestekârın şarkılarının müzikal yapısı, gelişme açısı, müzikal tonlama yönü, seslerin kendi aralarındaki ilişki düzeni, dombıranın eşliği açısından o güne kadar görülmemiş daha yüksek bir düzeye çıkmıştı.
Memleketimizin bütün kesimlerindeki geleneksel yorumculuk okullarda, özellikle Batı yorumculuk okulunda dombıranın da eşlik etmesi şarkı kalıplarını dinleyicisine ulaştırmada çok büyük bir rol oynamaktadır. Dombıra ritmi şarkıya farklı bir özellik kazandırıp, onun iç mahiyetini ve güzelliğini ortaya çıkarır. Bunun sonucunda Muhit okulu yorumcusundan büyük bir ustalığı, geniş nefesi, büyük aralığı, karmaşık ve hızlı, tökpe küy vuruşları olan dombırayla eşlik edilmesini gerektirir.
Muhit, çok büyük küy (ezgi) ustası olmuştur ve kendisi de küyler (ezgiler) bestelemiştir. Onun şarkılarını dombıra eşliğınde söylemek için yorumcu dombıra çalmada en az küy (ezgi) ustası kadar becerikli olması gerekir.
«Kahramanlık» türündeki bölgesel şarkılar, bu vuruşlar yardımıyla fırtınalı, enerjik, ateş gibi kahramanlık ruhu, büyük ilham esintilerini ortaya koyar. Onun okulunu torunları, Şıntas ile Şayhı Karatayev gibi en iyi kabiliyetli yorumcular hiç değiştirmeden Ğarifolla Kurmangaliyev’e kadar ulaştırmışlardır.
Ğarifolla Kurmangaliyev (1909-1993), sanatçı, bestekar, hoca, aktör, ulusal sanatın temsilcisi, halk sanatçısıdır. O dönemlerde Kazak halkı için yeni bir sanat dalı olan opera türünde de onlarca vokal partilerini oynayan lirik bir tenordür. Ğ. Kurmangaliyev, bölgedeki şarkı kültürünün daha da gelişmesine kendi yaratıcılığıyla büyük katkıda bulunmuştur. Şarkı antolojisindeki albümlerden biri, Muhit geleneğini klasikler derecesine yükselten yüce sanatkar Ğ. Kurmangaliyev’in kendi şarkıları için ayrılmıştır.
Batı kesiminde parlak bir örnek olarak gösterilebilecek ikinci yorumculuk okulu, Mangıstau’daki «Аdaydın Jeti Kaykısı» (Аday’ın Yedi Yorumcusu) olarak adlandırılan sanatçılar tarafından oluşturulmuştur. Onlar, XIX. yüzyıl sonlarında Aday adlı soyun yaşadığı «Тesiktam» adlı yerde düzenlenen yorumcular yarışmasında en iyiler olarak öne çıkan yedi sanatçıdır.
«Аdaydın Jeti Kaykısı» (Аday’ın Yedi Yorumcusu) olarak adlandırılan sanatçılar: Janay Öskinbay, Medet Jılkeldi, Maylan Şoltaman, Kenje Edil, Maya Dosat, Karjau Tursın ve Tiney Tastemir’dir. Kaykı olarak adlandırılan sanatkârların mirası, yaşadıkları seneler hakkında tam veriler bulunmadığı için tarihi olaylara dayanarak bir dönemlerde yaşamış olduklarını bilmekteyiz.
Günümüzde «Kaykı» kelimesi sadece Mangıstau bölgesinde kullanılmaktadır. Bu kelimenin anlamını bilim adamı S. Kerimov, aynı soydan gelen Türk halklarının dilinden epey bir zaman araştırıp, eskiden «kerbez» (zarif), «tamaşa» (harika), « ğajap» (muhteşem) anlamında kullanıldığını öne sürmüştür. Bu, «tamaşa» (harika) olarak tanımlanan Yedi Kaykı şarkıları, müzik özelliği açısından Muhit eserlerinden farklıdır. Yorumlanma şekli de Mangıstau’ın yerel halk şarkı ve ezgilerine yakındır. Yani, sakin bir dombıra ezgisi eşliğinde, «yumuşak» vuruşlu, uzayan vurgulu ritimdedir.
Batı bölgesinde, «Atırau’a gidersen dombırada küy çalma, Jıloy’a gidersen şarkı söyleme» diye bilinen bir başka kesim, Jıloy adlı mekândır. Bu deyişte sözü edilen Atırau, eski dönemlerden beri ezgi ustalarının mekânı olmuştur. Jıloy ise Hazar havzasında bulunan yer adıdır. Bölgenin müzikal kültüründe Muhit ve «Kaykılar» geleneğiyle birlikte Jıloy kesiminin de kendine ait yorumculuk okulu olduğunu ileri süren belgeler bulunmaktadır. Bu bölge müziğinin iki büyük yorumculuk geleneğin ortasında oluşmuş olmasından başka özellikleri de yok değildir. Memleket çapında ünlü yorumcuların repertuarlarında bulunan bu şarkıların bir kısmı şarkı albümüne («Jıloy», «Ken Jıloy», «Jem-Jıloy» ve diğerleri) dahil edilmiştir.
Yukarıda adı geçen isimler, bölgedeki yerel yorumculuk geleneği oluşturan büyük sanatçılar olarak bilimektedir.
(Türkiye Türkçesine aktaran Gulzada Temenova)